Belirli bir yaşı aşan bir evcil hayvan, bize yaklaşmakta olan eklem ağrılarını, hastalıklara yatkınlığı ve dikkat etmemiz gereken diğer yaşlanma sorunlarını hatırlatır.
Hayvan yaşlarına ilişkin ilk tahmin, 13. yüzyıldan kalma Westminster Abbey’deki bir yazıtta bulundu ve bu yazıtta oranın 9’a 1 olduğu belirtiliyordu. Bu, 81 yaşındaki bir kişinin de (sağlık açısından) hemen hemen aynı olacağını ima ediyordu. 9 yaşında bir köpek gibi. İddianın gerekçeleri hâlâ belirsiz; 13. yüzyılda ortalama yaşam süresi 32 yıl civarındaydı, yani bu köpeklerin sadece 3 yıl yaşadığı anlamına mı geliyor? Karar nasıl verildi? Çizgi keyfi olarak çizilmiş gibi görünüyor.
İkinci bir tahmin ise, insanların 90-100, köpeklerin ise 10-12 yaşları arasında yaşadığını iddia eden Fransız doğa bilimci Georges Buffon tarafından yapıldı; bu oran kabaca 7’ye 1’e kadar iniyor. Ancak Buffon hiçbir zaman bu oranı açıkça savunmadı.
Fransız araştırmacı A. Lebeau; bir köpeğin ilk yılında insandan 15-20 kat daha hızlı yaşlandığı, oysa bu faktörün ikinci yaş gününden sonra 4-5 kata düştüğü sonucuna vardı.
Gerçek şu ki köpeklerin nasıl yaşlandığına dair net bir fikrimiz yok. Aslında kronolojik yaşlanma ile biyolojik yaşlanma, insanlar için de oldukça farklı süreçlerdir. Yaşlılık, hem öngörülebilir hem de rastgele biyolojik süreçlerin birikmesiyle teşvik edilen oldukça karmaşık bir süreçtir. Ancak insanlar belirsizlikten üzüntü duyuyorlar ve bu da bizi gelişigüzel yaşlanma kavramını basitleştirilmiş, çekici bir formülde paketlemeye zorluyor.