Welcome to Our Website

Diyet kişiye özel olmalı!

Didem Seymen – Sağlık için büyük risk oluşturan obeziteyle mücadele etmek göründüğünden çok daha zor. Her diyeti deneyenler, sık sık kilo alıp verenler, ciddi hastalıklarla karşı karşıya kalabiliyor. Öte yandan çoğu zaman verilen kilolar, fazlasıyla geri alınabiliyor. Peki, bunun nedeni ne? Verilen kilolar nasıl korunmalı, diyet yaparken en sık yapılan hatalar neler? Her diyeti herkes uygulayabilir mi? İstanbul Florence Nightingale Hastanesi’nden Beslenme ve Diyet Uzmanı Dr. Diyetisyen Tuba Kayan Tapan ile kilo alımı ve diyet üzerine konuştuk. 

■ Yaşam tarzı kilo alımını nasıl etkiliyor? 

Bazı hastalıklar kilo vermeyi önleyebilir veya hızla kilo almaya sebep olabilir. Altta yatan neden bir hastalıksa doktorunuzun önerdiği ilaçlar, diyetisyeninizin size uygun oluşturduğu tıbbi beslenme programı ve düzenli sporla hem sağlıklı hem de daha hızlı kilo verebilir, diyet yapmadan kilonuzu koruyabilirsiniz. Tiroid bezinin vücut için yeterli miktarda tiroid hormonu üretememesi olarak bilinen hipotroidi, vücutta aşırı miktarda kortizol hormonu üretimi sonucunda ortaya çıkan cushing sendromu, insülin direnci, hormonel bir bozukluk olan polikistik over sendromu, kansızlık, menopoz, psikolojik problemler, leptin hormonu, büyüme hormonu gibi bazı hormonların yetersiz çalışması ağırlık kaybını engeller. Bunların dışında hareketsiz yaşam, alınan kalorinin harcanamaması, her yere araba ile gitmek, plaza yaşamında her işin masanıza gelmesi, sürekli ekran başında olmak; farkında olmadan fazla besin almaya yol açar. Bu da obeziteyi kaçınılmaz kılar. 

Sosyal medya diyetleri… 

■ Sosyal medyada popüler olan diyetler sağlıklı mı? 

Diyet, kişiye özel yazılmalıdır. Eşlik eden hastalıklar, kan değerleri, boy, kilo ölçümleri, yaşa ve cinsiyete, mesleğe, yaşadığı ortama göre değişiklik gösterir. Sosyal medyadan duyulup yapılan diyetler, yorgunluğa, kas kaybına, ani bayılma ve düşmelere sebep olabilir. Ketojenik diyet, protein diyeti, alkali diyet, karbonhidrat diyeti gibi diyetler tıbbi beslenme tedavisi gerektiriyorsa eklenebilir. Örneğin epilepsi hastası düşük karbonhidratlı olarak bilinen ketojenik diyet; böbrek hastası, protein kısıtlı diyet yapmalıdır. Karbonhidrat diyeti, kan şekeri değerini kanda değiştiren bir diyettir. Sosyal medyadan alınan diyetler kişiye özel değildir. Genelleme yapılarak yazılmıştır. Örneğin yeşil çay yazılmıştır ama o hastanın düşük tansiyonu vardır. Bunu bilmez ve içer. Daha sonra zor anlar yaşayabilir. Eğer hücre zedelenmesine bağlı hastalıklar, bağışıklık sistemine bağlı hastalıklar, bağırsak hastalıkları gibi bir hastalığı olan birey diyetisyen eşliğinde kilo kaybetmelidir. 

Aralıklı oruç… 

■ Son dönemde çoğu kişinin uyguladığı aralıklı orucu herkes yapabilir mi? 

Aralıklı oruç, ilk 24 saat içinde kan şekeri seviyesinin azalmasına ve lipoliz denen yağ asidinin önemli ölçüde artmasına neden olur ve bu da vücudun depolanan yağları parçalamasına yardımcı olur. Her gece yeterli uyku almak, egzersizden kaynaklanan kasların iyileşmesi ve onarılması, beyin fonksiyonunun desteklenmesi ve hatta duygusal sağlığın korunması için çok önemlidir. Yatağa aç girmek vücudun rahatlamasını ve uykuya dalmasını zorlaştırabilir, çünkü bu beyninizin uyanık olmasına neden olur ve sonuç olarak vücudunuz huzursuz hisseder. Eğer, yeme aralığının sonu günün çok erken saatlerindeyse, uykuya dalmakta veya uykuyu sürdürmekte zorlanabilirsiniz. Uyku problemi olanlar bu yöntemi kullanmamalı. Yeme bozukluğu geçmişi varsa; aralıklı oruç tutmanın, yeme bozukluğu veya yeme bozukluğu yaşayan kişiler için doğru bir seçim olmayabilir. Uzun süren açlıklar yeme ataklarını tetikleyebilir. Ancak düzensiz beslenme kalıpları ve alışkanlıklarına müdahale edilmezse yemek yiyememe veya tıkınırcasına yeme gibi yeme bozukluklarına dönüşebilir. Herkes için, özellikle de bu geçmişi olan biri için vücudunu dinlemek ve hem fiziksel hem de duygusal olarak kendini iyi hissetmek, dikkat etmek çok önemlidir. Yemek yeme aralığını sınırlamak bunu desteklemiyorsa, bu kişi için doğru bir yol değildir. 

Sindirim sorunu olabilir 

Aralıklı oruç, uzun süreli açlık sebebiyle sindirim sorunlarına bile yol açabilir. Açlık, sindirim sisteminin normal faaliyetlerini bozabilir, kabızlığa, hazımsızlığa ve şişkinliğe neden olabilir. Aralıklı oruçta, sıklıkla gerekli olan büyük öğünler yemenin bağırsak ve mideyi etkileyen strese neden olabilir. Böylece zaten daha hassas bir bağırsağa sahip olan hassas bağırsak sendromu olan kişiler için tehlikeli olabilir. Uzun süre yemek yemeden kalmaya alışkın değilseniz, başlangıçta konsantre olma yeteneğinizi engelleyebilecektir. Bazı insanlar aralıklı oruçla enerjide artış olduğunu söylese de kimileri yorgunluk, konsantrasyon azalması ve düşük enerji seviyeleri yaşadığını dile getirebiliyor. Diyabet hastaları gün boyunca kan şekerinde sık sık ani yükseliş ve düşüşlerle karşı karşıyadır; bu nedenle ihtiyaç duydukları son şey, oruç tutarak kan şekeri tepkilerini yükseltmektir. Bu durum özellikle tip 1 diyabet hastaları için endişe vericidir. Çünkü pankreas, şekeri kan dolaşımından alıp kas dokusu, yağ dokusu ve hatta vücutlarındaki çeşitli hücrelere aktaran insülin hormonu üretemez. Diyabet hastasıysanız ve diyabet ilaçları, özellikle de insülin kullanıyorsanız, önce bir doktora danışmadan ve yakından takip edilmeden asla aralıklı oruç tutmamalısınız. Hamileyken veya emzirirken aralıklı oruç çocuğun gelişimi için tehdit oluşturabilir. 

Fiziksel aktivite şart

Diyet yaparken verilen kiloların geri alanların hikâyesine çok sık rastlanıyor. Verilen kiloları korumak için yapılması gerekenlerle ilgili Tuba Kayan Tapan’ın önerileri şöyle: 

“Fiziksel aktivite, kilo kaybının sürdürülmesinde hayati ve önemli bir rol oynar. Araştırmalar, yürümek ve merdiven kullanmak gibi çok ağır olmayan egzersizlerin bile olumlu etkisi olduğunu gösteriyor. Yetişkinler haftada en az 3-4 kez en az 40 dakika orta ila şiddetli düzeyde fiziksel aktivite yapmaya çalışmalı. Diyet ve egzersiz, kilo vermek ve korumak için hayati stratejilerdir. Strese bir tepki olarak yemek yemenin farkında olun. Ayrıca başa çıkmak içi yemek yerine egzersiz, aktivite veya meditasyon kullanın. Genellikle kilo verme sorununu çözmeye çalışan kişiler, kilo sorunları nedeniyle kendilerini suçlu hissettiklerini fark eder. Aileleri, arkadaşları ve toplum onlara bunun kendi hataları olduğunu, sadece iradelerinin eksik olduğunu ya da verdikleri kiloları geri almalarının kendi hataları olduğunu düşündürebilirler. Ağırlık kaybetmek çok zordur. Daha az yemeye ve daha fazla egzersiz yapmaya devam etmek söylendiği kadar kolay olmayabilir. Kilo verme sorunlarıyla uğraşan herkes, bunun o kadar basit olmadığının farkındadır. Beklenenden veya istenenden daha az kilo verme ve ardından tekrar kilo alma döngüsü, bireylerin bunu önlemek için tüm çabalarına rağmen devam edebilir. Sağlıklı beslenmeye kişiyi alıştırmak kadar, verilen kiloyu korumak da zor olabiliyor.” 

Günler kısalır, hava soğuyunca kiloya dikkat

■ Sonbahar ve kış aylarında kilo alımı neden artıyor? 

Güneşteki ultraviyole ışınları, besinler yoluyla vücudumuza giren D vitamininin öncü maddelerini derinin altında aktif ediyor. Sonbahar ve kış aylarında güneşin etkisinin hafiflemesiyle soğuk ve yağışlı havalarda alışveriş merkezleri gibi kapalı alanlarda zaman geçirme sürelerinin arttığı göz önüne alındığında güneş ışığından faydalanma süresi de azalır. Vücuttaki D vitamini eksikliği, dolaşım ve insülin seviyeleri üzerine etkilidir. Düşük D vitamini düzeyinde insülin direnci gelişir ve göbek bölgesi yağlanarak obeziteye zemin hazırlar. Sonbahar ve kış aylarında kısalan günlerin de etkisiyle beslenme biçimi de değişir. Uzun kış gecelerinde ara öğün miktarı ve yağ içeriği artar. Kızartma, şekerli besinler, fast-food gibi yiyeceklerin tüketimi tehlikeli sıklıklara ulaşabilir. Gece televizyon karşısında tüketilen trans yağdan zengin, şeker oranı yüksek, tuz miktarı yüksek besinler obeziteye zemin hazırlar. Kış aylarında grip, soğuk algınlığı gibi mevsimsel hastalıklar, kişinin 1-2 hafta boyunca dinlenmesine ve daha az hareket etmesine sebep olması halinde kişilerin “Hastayım, enerjiye ihtiyacım var” diyerek bal, meyve suları, kalorili tatlı ve et yemekleri tüketip, hareketsiz kalınca da ağırlık artışı olur. 

YARIN: Liposakşın zayıflama yöntemi değil!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir