İsrail’i aldatan adam

7 Ekim’de Hamas tarafından İsrail’e, tarihinin en kanlı ve en büyük saldırısı gerçekleşti.

Saldırıya imza atan Yahya Sinwar’dır.

Netanyahu ve İsrail yönetimi onu artık “yürüyen ölü adam” diye anıyorlar.

Yani…

Yahya Sinwar İsrail intikam özel timlerinin hedefinde.

“Yürüyen ölü adam” unvanı onun er ya da geç kesinlikle öldürüleceğinin ifadesi.

BEYNİNDEKİ UR

Yaygın olarak Ebu İbrahim olarak bilinen Sinwar, güney Gazze’deki Han Yunus’un bir gecekondu mahallesinde doğdu ve büyüdü.

İlk gençlik yıllarında eylemlerin içindeydi.

1980’li yıllarda Hamas’ın -tekerlekli sandalyeye mahkum- kurucusu, hareket içinde büyük saygınlığı olan Şeyh Ahmed Yasin’e danışmanlık yapacak kadar zeka pırıltıları yansıtmıştı. Sinwar’ın,

Han Yunus’taki komşusu ve şu süreçte Hamas’ın askeri şefi olan Muhammed Deif ile omuz omuza, kafa kafaya çalıştılar.

Hamas’ın askeri kanadının kurulmasını gerçekleştirdiler.

Sinwar bu arada İsrail hesabına çalıştığından şüphelenenleri ortadan kaldırmakla görevlendirilen iç güvenlik örgütü “Majd (Glory/Zafer) Gücü’nün” başına getirildi.

Öylesine sert ve acımasızdı ki “Han Yunus Kasabı” diye anılmaya başlandı.

Zamanla Filistinliler için “efsanevi bir figüre/ikona” dönüştü.

Gazze’deki Filistinliler onunla gurur duyuyordu.

Sinwar’ın acımasızlığına bir örnek…

Örgütteki şüpheli bir muhbirin kardeşini çağırdı.

Ve ona “abisini diri diri gömmesi” talimatını verdi.

Bu diri diri gömülerek öldürtme suçunun yanı sıra 12 Filistinliyi de öldürdüğü ve öldürttüğü iddiasıyla İsrail Mahkemesi tarafından hapse mahkum edildi.

Bu mahkemenin yeri, hakimleri ve savcı adlarının -hedef olmamaları için- “gizli tutulduğunu” belirteyim.

Yahya Sinwar İsrail hapishanesindeki tüm Hamas mahkumlarının lideri haline geldi.

2004 yılında İsrailli doktorlar beyninin yanında bulunan tümörü çıkartarak Sinwar’ın hayatını kurtardılar.

ZALİM, OTORİTER, KURNAZ

Sinwar hapishane yöneticileri, uzman polisler, istihbarat elemanlarının gözlem altındaydı.

Onların notlarından birkaç satır şöyle:

“Zalim, otoriter, nüfuzlu, arkadaşları tarafından kabul ve saygı gören, kurnaz ve manipülatif…

Olağanüstü dayanıklılığa sahip.

Müthiş sır saklıyor.

Kalabalıkları arkasından sürükleme vasfına sahip…”

HAPİSTE OKUDUĞU KİTAPLAR

Shin Bet istihbarat servisi adına Sinwar’ı sorgulayan Micha Kobi anlatıyor:

Hapishane yıllarında İbranice öğrendi.

Mükemmel İbranice konuşuyor, okuyor ve yazıyordu.

Begin, Rabin ve İsrail’in önde gelen isimleri hakkındaki tüm kitapları okumuştu.

Bizi en alttan, en üste kadar çok iyi öğrendi, çözdü.

Bir süre sonra İsrail televizyonu onunla bir röportaj yaptı.

Üzerinde kırmızı bir kazak vardı.

Sinwar kusursuz İbranicesini kullandı.

Savaş yerine İsrail halkını Hamas’la “Hudna’yı (ateşkesi)” desteklemeye çağırdı.

Hudna, İbranice “geçici ateşkes” demektir.

Aynı zamanda “doğru yolu bulduk” anlamına da gelir.

İsrail televizyonlarında yayınlanan bu röportajda şöyle dedi:

“İsrail’in en gelişmiş 200 nükleer savaş başlığına sahip olduğunu” biliyoruz.

Bölgedeki en güçlü hava kuvvetleri de İsrail’in.

İsrail’i parçalama yeteneğimizin / gücümüzün olmadığının da bilincindeyiz.

……………….

Yıl 2011…

Sinwar, İsrail hapishanesinde 22 yıl yatmıştı…

Hamas tarafından rehin alınan İsrail askeri Gilad Şalit’in serbest bırakılması karşılığında Hamas’a iade edilen 1000’den fazla Filistinlinin arasında Sinwar da vardı.

Hamas’ın askeri lideri İsmail Haniye’nin yerine tüm Gazze’nin yönetiminin verildiği lider olarak seçildi. Bir çok Filistinli onunla gurur duyuyordu.

İSRAİL’İ ALDATTI

Artık örgüt üniforması yerine bir politikacı gibi pantolon, düğmeli gömlekler ve ceket giyiyordu.

Yabancı diplomatları ağırladı.

Ateşli nutuklar attığı mitingler düzenledi.

Mısırlı, Katarlı ve BM arabulucularıyla “İsrail’i, dolaylı müzakere çizgisine çekmek için sınır protestoları, yangın çıkarıcı balonlar ve roket atışı gibi simgesel güç kullanımları” yaptı.

İsrail son yıllarda Gazze’ye daha önceleri akla hayale gelmeyecek tavizler de verdi.

Buna Katar’ın cömert mali desteğini ve 20 binden fazla Gazzelinin İsrail’de çalışma iznini de ekleyin.

Bütün bunlar “İsrail’de, Sinwar yönetimindeki Hamas’la kontrollü gerginlik ve çatışma durumu” olarak değerlendirilmekteydi.

Sinwar daha hapishanedeyken bile TV röportajında “ateşkes istemiş” değil miydi?

Gerçi İsrail’in Hamas uzmanlarına göre “Sinwar mütevazi bir insan değil. Muazzam bir egosu var. Kendisinin bu dünyaya görevlendirilmiş olduğuna inanıyor ama gerçekçi bakabiliyor.”

Sinwar için yapılan yorumları sürdüreyim…

Yıllar önce televizyonda söylediği gibi Hamas gücünün, İsrail’in muazzam gücü karşısında nasıl da zayıf olduğunun bilincinde.

Üstelik, 2021’de seçimleri kazandıktan birkaç ay sonra İsrail ve Hamas arasındaki 11 günlük savaşta bu orantısız güç kanıtlanmıştı.

İsrail bombardımanıyla evi yıkılmıştı.

Kendi evinin yıkıntılar üzerinde bir sandalyeye oturan Sinwar gene de “zafer” ilan etmişti.

İsrail tarafı bunu “Zevahir’i kurtarmak” diye okudu.

İsrailli olmayan ve Sinwar konusunda uzman bir kişi “hakaret olarak söylemiyorum ama o bir sosyopat” dedi.

“Hedeflerine ulaşmak için 10 binlerce hayatı ve daha fazlasını feda etmekte teredüdü olmaz” diye ekledi.

Son zamanlarda Sinwar ortadan kaybolmuştu.

İsrail’in resmi değerlendirmesi “Sinwar liderliğindeki Hamas’ın başka bir savaşa girmekten caydığı ve İsrail’le daha geniş bir anlaşmaya ilgi duyduğu” yolundaydı.

İsrailli yetkililer ve analistlerin yorumu yansıtayım:

“Sinwar’ın pragmatik görünüşü nispeten daha az sert tavırları meğer aldatmacaymış. Onu motive eden şey nefret, katliam ve İsrail’in yok edilmesi.

Sinwar için tek başına yeterli bir zafer olabilir. Ama teslim olmayacak.

Orada Gazze’de ölecek.”

………………..

Bu yazıda 6 Kasım tarihli Financial Times’ten de yararlandım.

Bu kadar “ölüm, kan, katliam, savaş, nefret, yok etme /yok edilme” söylemlerini yazmak gerçekten çok zor geliyor, içimi acıtıyor.

Hele çocuklar ve kadınlar, siviller hedef alınırken.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir